DORUKTÜRK TV

26 Ağustos 2013 Pazartesi

CHP, DP ve MERKEZ

İki parti var üzerinde oyunlar kurgulanan.

CHP.

Baykal'a ABD destekli yapılan operasyon sonucu uzaklaştırılmasının ardından “Ulusalcı” diye adlandırılan kanadın pasifize edilmesi ve takip eden süreç...
Artık taşlar yerine oturuyor ve ciddi bir muhalefet başladı dendiği an tekrar ısıtılıp getirilen çakma Ecevit; “Çare Sarıgül” duvar yazılı Mustafa Sarıgül.
Sarıgül, bilmem neresini yırtarcasına “ben kendimi başbakanlığa hazırlıyorum” diyor, bu oluşuma uygun platform arıyor. “Dur” diyorlar, “Gel seni Büyükşehir Başkan Adayı yapalım.” …
İki türlü manevra var: Bu CHP’den bir şey olmaz, algısı yaratmak. “Kendi sorunlarını çözememiş bir CHP, halkın sorunlarına nasıl çare olur?” sorusunu bilinç altına yerleştirmek.
Diğer manevra ise Sarıgül üzerinde oynanan.
Gerek belediye imkanları gerekse dış destekle oluşturulmaya çalışılan bir markalaşma süreci. Bu süreçte izlenen yanlışlık ve bir türlü doğamayan Sarıgül markası.
Tüm, bir yerlere oynayan lider adaylarının başındaki sorun onun da başında.
Sığ danışmanlar, yakın plandaki samimiyetsiz “ben” diyen ve kendine oynayan tiplemeler ve imaj yapıcılar…
Ve savrulup duran bir adam.
Ve tüm bunları izleyen sakin güç Kılıçdaroğlu. Türkiye’nin geleceği konusunda omuzlarındaki yükün farkında.

DP.

Vücudu pes etmiş, beyni ve zekası pırıl pırıl bir lider.
Süleyman Demirel. Vücudu pes etmemiş olsa 61. Hükümeti yerinden sökebilecek tek adam.
Ama acımasız yıllar…
Durmuyor sürekli hamleler yapıyor. Emanet ettiği kişilerin başarısız olması, hayallerini gerçekleştirememesi, gençlik yıllarında yaptığı hataların bugün katlanarak cumhuriyeti tehdit eder hale gelmesi…
Tam bir iç hesaplaşma yaşıyor olmalı.
Memleketi için çözüm arıyor.
DP doğru bir adres mi?
Onca kurulan parti ardından tarihi misyonunu tamamlamış bir lideri (Menderes) ve sanki hiç kesintiye uğramamış, aynı isimde devam etmiş gibi DP isminde yürümek ve yürütecek süvariyi bulmak mümkün mü?
1980 ve üzeri doğumluların varlığından dahi haberdar olmadığı, 27 Mayıslar da siyah beyaz görüntülerle izlediği nostalji bir isim mi DP?
AP, ANAP, DYP gibi partileri türev olarak gösterip aslında onlar DP idi demek ne derece gerçekçi?
Bu gerçekçiliği reel hale getirmek için tüm bu eski partilileri taviz vermeden yeni birer politikacı ruhuyla sahaya sürüp, asli mektep kıtadır mantığıyla; Anadolu yollarında seferber etmek mümkün mü?
Bu hayali kim gerçekleştirecek? Eski teşkilatlandırma başkanı mı?
Aynı CHP’de oynanan oyun gibi iki de bir ısıtılan Çiller ve Kesici isimleri mi?
Yoksa Haberal mı?
Tüm bu isimleri saymak aslında DP için “Bu DP’den bir şey olmaz, algısı yaratmak. “Kendi sorunlarını çözememiş bir DP, halkın sorunlarına nasıl çare olur?” sorusunu bilinç altına yerleştirmek.
Ve yuvadan koptu gözüken ama merkez oluşumu gerçekleştirmek için ciddi çaba sarf eden Cindoruk.
Yine CHP içinde yer alan Sn. Demirel ile temaslı ciddi bir eski tüfek kadro.
Çok bilinmezli (aslında bilinen) bir denklem.
Bu denklemin adı Süleyman Demirel’in T.C.’ye olan vefa borcu ve bu borcun ödenmesi operasyonu!

MERKEZ

Gelecek neler gösterecek kimler sağ ve sol tabirlerinin eski de kaldığı, şu an yaşanan Muhafazakar ve Atatürk Milliyetçiliği kavgası ile ülkede yaratılan çatışmayı bitirecek tek söylem olan; arkasında sağ ve ya sol ibaresi bulunmayan, birleştirici, toparlayıcı bir MERKEZ Yapılanma!
İktidara gelmek için tek çare gözüken MERKEZ’e doğru bir gidiş.
Demirel’e, CHP’ye ve ülkenin bekası için uğraşan isimsiz kahramanlara çok iş düşüyor.
Aziz Türk Milleti kanmış gözükebilir, hassas noktası olan inancı, bayrağı, dili ve toprağıyla oynandığını anladığı gün ülkenin silkelendiği gün olacaktır.
Aziz Türk Milleti idrak edecektir ki Önce Türk ve Milli olduğu zaman Müslümanlığını ve azınlıklar ise kendi inançlarını icra edebilirler.
Doğru toplanma noktası TÜRKLÜK ŞEMSİYESİDİR!
Türk Bayrağıdır.
Asıl olan Federasyon aldatmacası ve Kürt Açılımı değil ÜLKENİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜDÜR!
Tüm bunları sağlayacak olan Parti ve Lider bu ülkenin vazgeçilmezi olacak, tarihe adını altın harflerle yazdıracaktır.
30 Ağustos’umuz yassız, mutlu ve kutlu olsun.
Türk Devleti mahşer gününe kadar yaşasın.

Sabih Samur 25 Ağustos 2013, Kumburgaz

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Geri Vites, Çark Etmek ve Başbakan



Pazar sabahı Kartal’da yeni yapılan bir sitenin içinde yer alan havuz kenarında nefis bir kahvaltı, Ramazan Bayramı ardından…

Yükselen Türkiye Platformu Başkanı Durmuş Çelen ile birlikteydik. Sevgili Mimar Süleyman Uluocak dostumuzun düzenlediği Zeytinburnu Öğretmenevi’nde gerçekleşen DP iftar yemeğinin kalitesinden, katılım yelpazesinin genişliğinden bahsettik. Yemekteki ana tema fikirlerimizle birebir örtüşüyordu.

Neydi bu fikir?

Atatürk’ün yol göstericiliğinde; Türk Milliyetçiliği, Ülkenin bölünmez bütünlüğü, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Millet.

İşte tüm bu ortak paydada düşünen parti ve partilileri merkezde birleştirmek.

DorukTürk Tv olarak Süleyman Uluocak’ın iftar yemeğinde 3 önemli röportaj gerçekleştirdik.

Süleyman Uluocak, Prof. Dr. Vecdet Öz ve Durmuş Çelen ile…

Daha önceki yazılarımda Sn. Öz’e değinmiş ve sizlere kimi bilgilendirmeler yapmıştım.

Prof. Dr. Vecdet Öz’ün DP’nin başına geçmek ve ülkeyi yönetmeye talip olmak için kendisinin ve dava arkadaşlarının mücadelesi…

Bu yazıda ise Durmuş Çelen’in önderliğinde yürütülen çok önemli bir çalışmadan bahsetmek istiyorum: Yükselen Türkiye Platformu (YTP).

Yükselen Türkiye Platformu adı gibi içeriği ve hedefleri de çok iddialı bir yapılanma.

Toplumun her kesiminden, kendini duruşuyla, icraatlarıyla ispat etmiş kişilerden oluşan partiler üstü bir yapılanma.

Kimsenin ve hiçbir kurumun arka bahçesi olmayan bir yapılanma.

Ama diğer taraftan yukarıda bahsi geçen fikir bütünü doğrultusunda aynı zamanda herkesin ve her kurumun yararlanabileceği bir lojistik, proje ve çözüm üssü.

İşletmelerde “bakar körlük”, uçaklarda “metal yorgunluğu” gibi geliştirilebilecek örneklemelere Parti/Belediye/Politika’da ise “farklı bir şeyler üretememek, kopyala-yapıştır”

Tanısıyla yola çıkıldığında YTP sanki can simidi olacak gibi…

DP idi, YTP idi derken konu döndü dolaştı Sn. Başbakanın Gezi Parkı’ndaki talihsiz çıkışlarına geldi. Sn. Çelen bu noktada keşkelerle başlayan bir sürü cümle kurdu:

-Keşke Başbakan daha sıcak ve babacan bir tavırla yaklaşsaydı?

- Keşke Başbakan olayın ilk başladığı saatlerde medeni cesaretle oraya gidip, gençlerin yanına

bağdaş kurup otursa onları dinleyebilseydi?

- Keşke…

Evet. Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda bir haber gözüme çarptı.

Hazırlanan bir raporda, “Sn. Başbakanın park olayına müdahalesinde talihsiz bilgilendirmeler yaşandığını ve bu sebeple….”

Falan filan. Teferruatın hiçbir önemi yok.

Başbakan bu kadar yoğun bir tepkiye gururuna engel olamayıp, “özür dilerim hata yaptım” deme büyüklüğünü göstermek yerine böyle acemice bir “Geri Vites” operasyonu yapmayı uygun gördü.

Günümüzde motosikletlerin, deniz motorlarının şanzımanına ilave edilen geri vites dişlisi çok şükür artık Sn. Başbakanımızın liderliğinde AK Parti’de de var.

Aynı geri vitesi, denizcilikteki tabiri ile çark etmeyi, Kürt Açılımı’nda da yapmasını dört gözle bekliyoruz; her şey çok geç olmadan.



Baki Selamlar





Sabih Samur 12.08.2013, İstanbul

9 Ağustos 2013 Cuma

ULUSA SESLENİŞ





Aziz Vatandaşlarım,

Sizi bir kaç noktada aydınlatayım dedim.

Bakınız öncelikle içerideki arkadaşlara çok üzüldük. Sadece ben değil bizim Hilmi ile Fenerbahçeli Yaşar (Büyükanıt) da çok üzüldü.

Hatta savcılar da üzüldü ve duruma sağ olsunlar dilekçe vererek müdahale ettiler. Bazı cezaların yetersiz kaldığı hususunda...
Bu arada arkadaşlarım sizleri izliyor. Kendi aranızda gazel atıp duruyormuşsunuz; yok geldikleri gibi gidermişiz, yok İngilizler göndermemiş de sizin Ata'nız göndermiş...
Ya Çapulcu kardeşlerim düzeltiyorum vatandaşlarım, bırakınız bu boş muhabbetleri ülkeyi kollama size mi kaldı?
Ki ben bu kollama muhabbetini hamd olsun TSK'dan bile aldım.
Yahu siz kimsiniz?
Ben bu ülkenin sadece koyun diyerek küçümsediğiniz % 50'nin değil tamamının başbakanıyım yani alayınızın...
Ne diyordum?
Evet beni kimle hangi parti ile indireceksiniz?
MHP mi? Allah bin defa razı olsun. Devlet Bahçeli gibi bir kardeşim var. Bakmayın yağıp gürlediğine, ben onun her daim gazını alırım. O bizim can yoldaşımız, kadim dostumuz. Yine seçimlerde barajı aşar meclise girer, gül gibi geçiniriz.
Gül dedim de aklıma geldi. Bizim Abdullah da kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyor. Parti kurup başına da bizim Babacan'ı koyacaklarmış.
Yahu Ali bizim çocuk. Kaldı ki Obama beni çiğnemez.
CHP? hani şu bizim Osmanlı'yı kesintiye uğratan parti ve onun bugünkü uzantısı. Allah'ın izni ile onlardan da bir cacık olmaz. Ulusalcı kanadın sesini kestirttik. Şimdi çoğu Kürtçü vekille zaten bana sıcak olmak zorundalar malum Federasyonu hep birlikte yeni anayasa ile yasallaştıracağız.
Kemal tek başına ne yapabilir?
Osman Paşa? Yahu bırakın Allah aşkına. O önce maddi sorunlarını çözsün. Daha teşkilatlarını yönetemiyor yanına koyduğumuz bizden olan darbukacılar ona göz açtırtmıyor. Zamanında Atatürk'ü Florya Köşkü'ne ikamete gönderdiğimiz gibi...
Başka ne kaldı elinizde?
Kırat mı? Adı neydi onun? AP mi, ANAP mı, DYP mi yoksa Demokrat Parti mi?
O kadar binen oldu ki o atın üzerine ben bile karıştırdım.
Şimdilerde Vecdet Hocamız onun başına geçmeye çalışıyormuş, güldüm.
Hatta Remzi abi ile bir düğünde denk gelince hocam hayırlı olsun, kendine dikkat et demeyi de ihmal etmedim malum Mesut'u var Çiller'i var, bitmez Kırat'ın Süvarisi...
Çok da inat ederse gereken ne ise yapılır. Nasıl bizim Mustafa'nın defterlerini incelemeye aldıysak, Vecdet Öz'ü de Hakkari de kuracağımız Kürt Üniversitesi'ne Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı yaparız.
Demokrasilerde çare tükenmez.
Bayram sonrası sohbete devam ederiz.
Aziz Vatandaşlarım hepinizin gözlerinden öpüyorum.

Sizin Başbakanınız


SS1967

6 Ağustos 2013 Salı

Mimar Süleyman Uluocak ve Prof. Dr. Vecdet Öz Röportajları


DorukTürk TV'nin Memleket Meselesi programının sunucu ve yapımcısı Sabih Samur'un
Sn. Süleyman Uluocak ve Sn. Prof. Dr.Vecdet Öz ile gerçekleştirdiği röportaj.

www.dorukturktv.com

5 Ağustos 2013 Pazartesi

“Kollama” Görevi ve Bölünmez Bütünlüğümüz

* Bülent Arınç, “Asker artık kendi işine bakacak! 35. maddeyi kaldırdık.”
Cumhuriyetin korunması, kollanması…
“Artık asker bunlara kafa yormayacak…” benzeri bir açıklama!

* BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Meclis Taksi’de Kürtçe ve Türkçe söyleşi yapıyor, direksiyon sallarken. Ve birebir Tayyip Erdoğan’ın söylemini yineliyor; “ Bakın 6 aydır Türkiye’de kan akmıyor. Çözüm süreci işliyor!”

* Ceylanpınar’da BDP yürüyor, yürütüyor. Zırhlı birliklerin önünde zincir oluşturan BDP’liler…

* MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, klasik açıklamasını yapıyor, gençlere sesleniyor:
“Sakın sokaklara inmeyin, yürümeyin, sandığı bekleyelim.”

* Tayyip Erdoğan; “Türkiye’nin geleceğini sadece millet ve sandık belirler. Halk git derse gider kal derse kalırız.”

Ve Yaş Kararları Başbakanın önderliğinde tamamlandı. Yeni TSK kademesi “Kollama” görevi olmadan memleketi koruyacak.
PKK ve BDP bildiği yolda, çözüm süreci (ne anlama geliyorsa?) kapsamında doludizgin yürüyecek.
MHP sandığı bekleyecek, yürümek yok.
AKP ise sandığı beklemekle kalmıyor; sandığı kollama görevi için sandık başına 9 AK partili bekçi koyuyor. 200 bin kadar sandık olduğuna göre 1,8 milyonluk “sandık kollama bekçisi” var.
Evet. Görünen o ki cumhuriyet, 2023’ü AKP & BDP iktidarı ile karşılayacak!
Tek farkla; adı Türkiye Cumhuriyeti olarak değil Anadolu Federe Devleti olarak.
Yeni TSK kademesine, MHP’ye, CHP’ye ve bilumum diğer partilere işlerinde (?) kolaylıklar diliyorum.
Bu vesile ile “Burası Devlet’e meydan okunacak yer değildir!” diyen o yüce insan Bülent Ecevit’i de rahmetle anıyorum.
Büyüksün Bülent Arınç.
Durmak yok yola devam AK Parti.

Hayırlı Kollamalar!


Sabih Samur   04 Ağustos 2013 İstanbul