DORUKTÜRK TV

26 Mayıs 2012 Cumartesi

İlker Başbuğ'a farklı pencereden bakmak


İlker Başbuğ’a farklı pencereden bakmak



Generalin söyleyecek ve söylemek istediği fakat sırtında üniforması varken söyleyemedikleri çok şeyler var. Ben, Bunlar ülkenin yüksek çıkarları için, “Dolmabahçe Mutabakatı” gibi devlet sırrı olarak kalmamalı. Başbuğ Paşa töhmet altında kalmamalıdır ve şimdi ona malum köşe ve kanallardan, hatta Meclis kürsüsünden saldıranların ağızlarına pelesenk olmamalıdır! Biliyorum, onu şimdi çok üzen ve kızdıran bir şey de bazı lanetlenesi yazarların DTP/PKK vekillerinin terbiyesizce ve küstahça sataşmaları. Paşa görevdeyken onların düzeyine inip onlarla ağız dalaşına giremezdi. “Burası kışla değil, biz senin emir erin değiliz” diyen, hakkında suç duyurusu yapan DTP'li Selahattin Demirtaş’a ağzının payını verir, kışlanın ne olduğunu hatırlatıp, “Senin kimin veya kimlerin emir eri değil, uşağı olduğunu biliyoruz, yıkıl karşımdan” diyemezdi. “Atakürt” diye aklınca Mustafa Kemal’le dalga geçen, bir kadın memesine vatanını satmaya hazır, Kandil Dağı’na koşarak eşkıyalardan talimat alan Ahmet Altan’a, “Eğer ezkaza askerlik yapmışsan ve kanında biraz olsun Türk kanı varsa, milletimizin geleneklerine göre bir üst rütbedeki subayın önünde esas duruşa geçip hizaya gel” diyemezdi.

Genelkurmay Başkanını savunmak ve bu adamlara hadlerini bildirmek asıl bugün hasbelkader Türkiye’yi yönetenlere ve selken de olsa ordunun Başkomutanı mevkiinde olanlara düşerdi ama onlar ellerini bile kaldırmadılar. Belki de içlerinden bu adamları tasvip ettiler! Umuyorum ki Başbuğ bundan sonra köşesine çekilmeyecek ve söyledikleriyle bunları ve ötekileri hizaya getirecektir!
Başbuğ Paşa asi bir general ama darbeci olmadı. Bütün olup bitenlere, tahriklere rağmen sonuna kadar bağrına taş bastı. Hukuka saygılı kaldı ve mevcut iktidara başkaldırmadı.

Başbuğ’un son konuşmaları, isterseniz son emirleri, bir nevi veda konuşması!

Son konuşmaları Başbuğ’un iki yıllık görev süresinin muhakemesi gibiydi. Kırgınlığını belirten bir mesaj vardı o konuşmada. Öfke ve daha fazla kırgınlık! “Bir senemi çaldılar” diyordu. Planladıklarının bir bölümünü, dayatılan koşullar nedeniyle yapamadan ayrılmak, ister istemez burukluk yaratmıştı onda. Aslında o yıllar Türk milletinden çalındı! İstediklerini yapamamak. Başbuğ’un acısı, buna karşılık Erdoğan’ın ve iktidarının terör konusunda yaptıkları ve açılımları ise yapar gibi yapıp aslında yapmamak. İşte şimdi hala ABD’den ve Barzani'den icazet, Avrupalılardan da yardım bekliyorlar. Evet, eski askerler ölmezler. Ben Başbuğ Paşa’nın kaybolacağını sanmıyorum. Asıl görevi bundan sonra başlayacak!”

Bu metin Sn Altemur Kılıç’ın “Onurlu Generalin son emri” adlı köşe yazısından alınmıştır.

Değerli büyüğüm ve ruh ikizim kadar kendimi yakın hissetmeme rağmen Sn. Altemur Kılıç ile İlker paşa konusunda ayrılıyoruz.

Beni Paşayı eleştirdiğim için yukarıda adı geçenlerle aynı potaya koymayacağını çok iyi biliyorum. TSK’ya olan gönül bağımı ve görüşlerimi bildiğinden dolayı.

İlker Paşa büyük hatalar yapmıştır.

Bulunduğu makam şikayet değil icraat makamıdır. Genel Kurmay Başkanı’nın önünü bu memlekette Başbakan dahi kesemez. Bunu diplomasiyi, bürokrasiyi bilmeyen cahil cesareti ile söylemiyorum.

Bu zamana kadar, Cumhuriyetin kuruluşundan bugünlere kadar o mevkiinin yaptırım gücünü,
yetki ve sorumluluklarını bildiğim için rahat konuşuyorum.

Bugün İlker Paşa kamuoyunun önüne çıkıp, “bu işi kökten bitirmek için, sivrisineklerden kurtulmak için benim bataklığı kurutmam gerekiyor!” diyebilseydi…

Bataklık neresi? KANDİL.

“Ben Kandil’e gireceğim ve kalıcı tesisler kuracağım, gerekirse Tümen, Kolordu çapında!”

Ve hazırlıklara başlasaydı inanın Sn. Başbakan mecburen TBMM’den (ki zaten var) geçirerek onaylamak zorundaydı bu kararı!

Ve şu an Uğur Dündar’a göz yaşı döken ton ton dede görüntüsüyle değil omzundaki yıldızların hakkını vermiş, muzaffer bir komutan edasıyla gönlümüze yerleşirdi.

Hangimizin haklı çıkacağını zaman gösterecektir.

Fenerbahçeli Yaşar yani Büyükanıt konusunda nasıl (maalesef) haklı çıktıysam İlker Paşa konusunda da üzgünüm ama haklı çıkacağım.

Rütbeler omzundayken bahaneler ürettikten sonra emekli olduktan sonra yazıp çizsen ne olur?

Bu yazıyı yazarken yine 9 şehit haberi aldık. Biraz sonra Genel Kurmay  Sitesi’nden oku; Haberler.

Bir taraftan 1 Ağustos’a hazırlık.

Hangi Paşa emekli olacak, hangisi rütbe alacak?

Her şeyin hayırlısı…

Umarım tuttuğunu koparan ve Kandil’e Türk sancağını dikecek bir Cesur Yürek çıkar…

Sabih Samur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder