İlker Başbuğ’a farklı pencereden bakmak
“Generalin
söyleyecek ve söylemek istediği fakat sırtında üniforması varken
söyleyemedikleri çok şeyler var. Ben, Bunlar ülkenin yüksek çıkarları için,
“Dolmabahçe Mutabakatı” gibi devlet sırrı olarak kalmamalı. Başbuğ Paşa töhmet
altında kalmamalıdır ve şimdi ona malum köşe ve kanallardan, hatta Meclis
kürsüsünden saldıranların ağızlarına pelesenk olmamalıdır! Biliyorum, onu şimdi
çok üzen ve kızdıran bir şey de bazı lanetlenesi yazarların DTP/PKK
vekillerinin terbiyesizce ve küstahça sataşmaları. Paşa görevdeyken onların
düzeyine inip onlarla ağız dalaşına giremezdi. “Burası kışla değil, biz senin
emir erin değiliz” diyen, hakkında suç duyurusu yapan DTP'li Selahattin
Demirtaş’a ağzının payını verir, kışlanın ne olduğunu hatırlatıp, “Senin kimin
veya kimlerin emir eri değil, uşağı olduğunu biliyoruz, yıkıl karşımdan”
diyemezdi. “Atakürt” diye aklınca Mustafa Kemal’le dalga geçen, bir kadın
memesine vatanını satmaya hazır, Kandil Dağı’na koşarak eşkıyalardan talimat
alan Ahmet Altan’a, “Eğer ezkaza askerlik yapmışsan ve kanında biraz olsun Türk
kanı varsa, milletimizin geleneklerine göre bir üst rütbedeki subayın önünde
esas duruşa geçip hizaya gel” diyemezdi.
Genelkurmay
Başkanını savunmak ve bu adamlara hadlerini bildirmek asıl bugün hasbelkader
Türkiye’yi yönetenlere ve selken de olsa ordunun Başkomutanı mevkiinde olanlara
düşerdi ama onlar ellerini bile kaldırmadılar. Belki de içlerinden bu adamları
tasvip ettiler! Umuyorum ki Başbuğ bundan sonra köşesine çekilmeyecek ve
söyledikleriyle bunları ve ötekileri hizaya getirecektir!
Başbuğ Paşa asi bir general ama darbeci olmadı. Bütün olup bitenlere, tahriklere rağmen sonuna kadar bağrına taş bastı. Hukuka saygılı kaldı ve mevcut iktidara başkaldırmadı.
Başbuğ Paşa asi bir general ama darbeci olmadı. Bütün olup bitenlere, tahriklere rağmen sonuna kadar bağrına taş bastı. Hukuka saygılı kaldı ve mevcut iktidara başkaldırmadı.
Başbuğ’un
son konuşmaları, isterseniz son emirleri, bir nevi veda konuşması!
Son
konuşmaları Başbuğ’un iki yıllık görev süresinin muhakemesi gibiydi.
Kırgınlığını belirten bir mesaj vardı o konuşmada. Öfke ve daha fazla
kırgınlık! “Bir senemi çaldılar” diyordu. Planladıklarının bir bölümünü,
dayatılan koşullar nedeniyle yapamadan ayrılmak, ister istemez burukluk
yaratmıştı onda. Aslında o yıllar Türk milletinden çalındı! İstediklerini
yapamamak. Başbuğ’un acısı, buna karşılık Erdoğan’ın ve iktidarının terör
konusunda yaptıkları ve açılımları ise yapar gibi yapıp aslında yapmamak. İşte
şimdi hala ABD’den ve Barzani'den icazet, Avrupalılardan da yardım bekliyorlar.
Evet, eski askerler ölmezler. Ben Başbuğ Paşa’nın kaybolacağını sanmıyorum.
Asıl görevi bundan sonra başlayacak!”
Bu metin Sn Altemur Kılıç’ın “Onurlu
Generalin son emri” adlı köşe yazısından alınmıştır.
Değerli büyüğüm ve ruh ikizim kadar kendimi
yakın hissetmeme rağmen Sn. Altemur Kılıç ile İlker paşa konusunda ayrılıyoruz.
Beni Paşayı eleştirdiğim için yukarıda adı
geçenlerle aynı potaya koymayacağını çok iyi biliyorum. TSK’ya olan gönül
bağımı ve görüşlerimi bildiğinden dolayı.
İlker Paşa büyük hatalar yapmıştır.
Bulunduğu makam şikayet değil icraat
makamıdır. Genel Kurmay Başkanı’nın önünü bu memlekette Başbakan dahi kesemez.
Bunu diplomasiyi, bürokrasiyi bilmeyen cahil cesareti ile söylemiyorum.
Bu zamana kadar, Cumhuriyetin kuruluşundan
bugünlere kadar o mevkiinin yaptırım gücünü,
yetki ve sorumluluklarını bildiğim için rahat konuşuyorum.
yetki ve sorumluluklarını bildiğim için rahat konuşuyorum.
Bugün İlker Paşa kamuoyunun önüne çıkıp, “bu
işi kökten bitirmek için, sivrisineklerden kurtulmak için benim bataklığı
kurutmam gerekiyor!” diyebilseydi…
Bataklık neresi? KANDİL.
“Ben Kandil’e gireceğim ve kalıcı tesisler
kuracağım, gerekirse Tümen, Kolordu çapında!”
Ve hazırlıklara başlasaydı inanın Sn.
Başbakan mecburen TBMM’den (ki zaten var) geçirerek onaylamak zorundaydı bu
kararı!
Ve şu an Uğur Dündar’a göz yaşı döken ton ton
dede görüntüsüyle değil omzundaki yıldızların hakkını vermiş, muzaffer bir
komutan edasıyla gönlümüze yerleşirdi.
Hangimizin haklı çıkacağını zaman
gösterecektir.
Fenerbahçeli Yaşar yani Büyükanıt konusunda
nasıl (maalesef) haklı çıktıysam İlker Paşa konusunda da üzgünüm ama haklı
çıkacağım.
Rütbeler omzundayken bahaneler ürettikten
sonra emekli olduktan sonra yazıp çizsen ne olur?
Bu yazıyı yazarken yine 9 şehit haberi aldık.
Biraz sonra Genel Kurmay Sitesi’nden
oku; Haberler.
Bir taraftan 1 Ağustos’a hazırlık.
Hangi Paşa emekli olacak, hangisi rütbe
alacak?
Her şeyin hayırlısı…
Umarım tuttuğunu koparan ve Kandil’e Türk
sancağını dikecek bir Cesur Yürek çıkar…
Sabih Samur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder