DORUKTÜRK TV

6 Mayıs 2012 Pazar

İt ürür, kervan yürür

İt ürür, kervan yürür
..: 06.10.2006:..

Beyaz Saray’ımızda aslanlar gibi kükredik ve döndük. Sohbetin başından sonuna kadar Kuzey Irak ve PKK’yı konuştuk. Bush da sürekli kafasını salladı, ne de olsa stratejik ortağımız.
Evet, aşağı yukarı böyle tercüme edilebilecek görüşmenin Bush’un ağzından açıklanmış şekli ise şöyle: “Irak ve İran konusunda önemli bir görüşme yaptık. Ayrıca radikalizm ve aşırılığa karşı ortak mücadele arzumuzdan konuştuk. Ben Sn. Başbakan’a AB’ye girmesinin, ABD’nin çıkarına olduğunu söyledim. Darfur’daki acılara karşı yardım etme yönündeki derin arzumuzu paylaştık. Başbakan benim ile bu konudaki kişisel deneyimini paylaştı. Çünkü kendisi Darfur’a giderek, bu korkunç insanlık durumuna şahit oldu. BM ve hükümetler olarak Sudan’daki bu acılara son verilmesi önemli.”
Başkan Bush konuşmasının sonunda, “Ben Sayın Başbakan’ı bir dost ve barış adamı olarak görüyorum” ifadesini kullandı.
Yani bu cümleyi biraz açarsak; “Arkadaş gel sen barıştan yana ol; bizim Talabani’nin ve Ahmet Türk’ün dediği gibi!”
Hiç, insan silah bırakma pozisyonuna girmiş teröriste zor kullanır mı? Hiç böyle bir durumda silahlı operasyon yapılır mı? Yaşasın barış! Yaşasın güvercin kanadından mektuplar!
Bush’un cümlesini daha da açalım; ABD dostumuz değerli müttefikimiz diyor ki; Kerkük’ü merkükü karıştırma, efendi efendi otur, PKK’yı mı koordine edicen, AB’ye hazırlık mı yapıcan, 301’ini mi kaldırıcan, bir sürü işin var. Git onlarla ilgilen. Burası benim çöplüğüm yoksa salarım Talabani ile Barzani’yi üstüne.
Türkiye’ye verilen mesaj çok nettir. Devlet resmi politikanızı değiştirin. Irak artık federal bir devlettir. Kuzey ve Güney Irak’tan oluşmaktadır. Kuzey Irak’ın oluşumunun da hızlandırılması görevi Irak’ın Başkanı yapılan bir Kürt’e verilmiştir. Bu Kürt’ün de efendisi Bush’tur.
Bu gerçek, başımızı deve kuşu gibi kuma gömmekle değişmez. Bu oluşumda Ata’mızın bize söylemiş olduğu “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünü bahane kabul ederek olaylara karışmayalım, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mı diyeceğiz?
Çok acı ama lütfen şunu artık anlayalım; bizim karşımızda zavallı kullanılan Kürtler yoktur. ABD, İngiltere ve İsrail vardır. Osmanlı’nın mirası tekrar gündemdedir.
Türkiye kervanı bütün itlere rağmen yürümeye ve güçlenmeye devam edecektir.
Muavenet savaş gemimizi kullanılmaz hale getiren, başımıza çuval geçiren ABD’yi biz aman efendim bunlar kazadır, lokal olaylardır, ordularımızı bağlamaz gibi saçmalıklarla geçiştirdik. Oysa olay bu kadar basit değildi. Tabiri caiz ise, adam bize yolda omuz attı biz pardon dedik, yarın yanındaki bayandan makas alacak, önemli değil mi diyeceksin?
Maalesef durum aynen böyle. Rüzgara fırtına ile cevap vermeliydik, olmadı…
Türkiye Kuzey Irak’a girmek zorundadır. Yoksa elinde boya fırçası ile sağa sola Kırmızı Çizgiler çizen bir adam olarak anılırız!
Bedeli ne olursa olsun, Talabani’nin ve dolayısıyla sahibinin uzayan dili içeri çektirilmelidir. Bunu yapacak güç Ata’mızın dediği gibi “…damarlarındaki asil kanda mevcuttur”.
Asil kanı olan bütün Türk evlatlarını göreve çağırıyorum. Görevinizi yapınız!
....
Bu yazı 1624 kere okunmuştur.




Bu makele için yapılan yorumlar


erkan
13.10.2007
azına saglık cok guzel yazmıssın ne mutlu türkum dıyene

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder